Searching...
21:38 0

Singularity İncelemesi

Hani “Bir şeyi 40 kez söylersen olur.” derler. Bu yüzden oyun yapımcılarının seçtikleri mevzulara baktığımda dünyanın sonunun gelmesi yakındır diyorum. Misal; Fallout, Borderlands, Metro 2033 ilk aklıma gelen apokaliptik oyunlar. Kötü çocuk insanoğlu gene yerinde rahat durmamış ve dünyanın anasını bir halde ağlatıp yaşamın çetin ceviz olmadığı yeni bir çağı başlatmış. Mad Max benzer biçimde bir hava şu demek oluyor ki. Singularity’yi de bu kulübe dahil edebilirsiniz lakin bu oyunda tüm dünya çamura saplanmamış, yalnız Sovyetler Birliği’nin başı belaya girmiş.


Singularity


Metro 2033’ten beri Rusya’nın havasına, suyuna birazcık alışmışsınızdır. Bu yüzden Singularity’ye pek yabancılık çekmeyeceğinizi düşünüyorum. Atmosfer olarak Metro 2033’e oldukca benzese de mevzu olarak birazcık daha değişik bir yola sapıyor oyun. ABD atom bombasını ürettikten sonrasında dünyadaki liderlik yarışı kızışıyor ve Sovyetler, E99 isminde bir maddeyi keşfediyor. Bu madde en kolay tabiriyle Alaaddin’in Sihirli Lambası şeklinde bir şey. Atom bombası yanında kız kaçıran benzer biçimde kalıyor. Hal bu şekilde olunca, Sovyetler her mevzuda müthiş ilerleyip yaşlanmayı bile denetim edebilecek bir raddeye geliyor. Fakat bu kadar acele elde edilmiş gücün ödettiği karşılık yıkım şeklinde oluyor ve işler çığırından çıkıyor. İnsanlar mutasyona uğruyor ve ülke, üniversiteli öğrencilerin sabaha kadar içkili parti verip dağıttığı ev ortamı şeklinde oluyor. Hep “Sovyetler” dememin sebebi, oyunun fantastik bir geçmişte başlıyor olmasından dolayı… Atom bombası denemeleri Sovyet Rusya’ya denk geldiği için oyunda gezdiğiniz sokaklarda orak ve çekiç işaretleri görmeniz düzgüsel.


Oyunu başka FPS’lerden ayıran özellikler neler? Asıl mühim olan mevzu bu. Bir kere içinde gezdiğiniz mekanlar fazlaca iyi hazırlanmış. Yıkılmış caddeler, değişime uğrayarak ölmüş kurbanların cesetleri, artlarında bıraktıkları hüzünlü hikayelerini özetleyen notlar, hastalıklı bir kent… Bunlar oldukça rahatsız edici detaylar. Bunlarla birlikte zamanda geriye giderek gezdiğiniz laboratuarlar ve o devrin askerleri ile savaşmaksa oyun içine başka bir oyun sığdırmışlar havasını veriyor. Bu yüzden Singularity, bir oyun için en mühim detaylardan kabul edilen “atmosfer” maddesini kolaylıkla ve başarıyla geçiyor. İkinci önemli husus ise oynanabilirlik… Nişan alma ve ateş etme hissi Metro 2033’teki benzer biçimde zayıf değil. Karakterin koşma hissi de oyuna iyi yedirilmiş; hatta oyun gerçekçiliği bir adım ileriye götürüp taşıyabildiğiniz tabanca sayısını kısıtlamış. Öyle 20 tane aleti esrarengiz cebinize atıp ortalıkta dolaşamıyorsunuz.


Ayrıca isabetli atışlar yapmazsanız cephane sıkıntısına rahatlık düşebiliyorsunuz. Bunlar klasik öğeler; oyunu keyifli yapansa sol elimize taktığımız “TDM” adlı aygıt. Bu alet eşyaları ve canlıları zamanda ileriye ya da geriye doğru sarabiliyor. Canlılar toz olana kadar yaşlanırken, eşyalarıysa çürüyene kadar eskitiyor ya da cillop benzer biçimde yepisyeni yapıyor. Cihazın tek yaşlandıramadığı yaratıklar, ileri derecede mutasyona uğramış ve oradan buraya ışınlananları. Onları yaşlandıramıyor fakat en azından bir süre hareketlerini yavaşlatıyor, bu esnada siz de ne kadar mermi var ise üstlerine boşaltabiliyorsunuz. Ayrıca TDM, objeleri telekineziye benzer bir güçle oradan oraya el değmeden almanıza ve fırlatmanıza da yarıyor. Kısacası TDM, Singularity’ye oldukca değişik bir hava katan, kullanımı fazlaca keyifli bir aygıt. Şu sıralar piyasa birazcık yavaşladı fakat sessiz sedasız gelen Singularity, FPS severlerin kesinlikle zevkle oynayacağı bir oyun olacaktır. İlk üçe giremeyebilir fakat ilk 10’uma girecek bir oyun.


Oynadığınız her an üstünde emek harcandığını kolaylıkla görebildiğiniz bir oyun Singularity. Grafik kalitesi, garip senaristliği ve zevkli oynanabilirliği ile kati denemenizi tavsiye ederim



Singularity İncelemesi

0 yorum:

Yorum Gönder